Mart Ayı Böbrek Kanseri Farkındalık Ayı
Sigara, yüksek tansiyon ve obezitenin böbrek kanserine yol açan en önemli 3 faktör olduğunu biliyor muydunuz?
Böbrek kanseri (böbrek hücreli kanser) , böbrek dokusundan kaynaklanan habis bir tümördür.
Böbrek kanseri tüm kanserler içinde %2-3 oranında görülür ve sıklığı batı ülkelerinde daha fazladır.
Son 20 yılda hastalığın sıklığında artış gözlenmiştir ve bu yükselişin sebebi tam olarak bilinememektedir. Hastalığa bağlı ölüm oranı da, tedavideki tüm yeniliklere ve gelişmelere rağmen, artmaya devam etmektedir.
Hastalık erkelerde kadınlara göre biraz daha sık gözlenir (oran 1,5 : 1 ), Hastalığın sıklık olarak zirve yaptığı yaş aralığı en 60-70 yaştır; ancak daha genç ve daha yaşlılarda da görülmektedir. Çocukluk çağı böbrek kanserleri genellikle farklı hücrelerden kaynak alır ve burada anlatılanlardan farklı bir yaklaşımı gerektirir.
Böbrek kanserine yol açtığı saptanmış üç çevresel faktör sigara tüketimi, obezite ve yüksek tansiyondur. Birinci dereceden yakınında böbrek kanseri saptanması da, kişi için bir risk faktörüdür.
Böbrek kanserinden korunmak için yapılabilecekler sigara kullanmamak ve obez olmamaya gayret etmektir.
Böbrek kanserleri genellikle evresi ilerlediği dönemlerde bulgu verir. İdrarda kanama, bel bölgesinde ağrı ve/veya şişlik bu hastalığın belirtileri olabilir.
Günümüzde böbrek kanserleinin yarısından fazlasının teşhis edilme yöntemi, başka nedenlerle gerçekleştirilen radyolojik görüntülemelerde (US, tomografi veya MR) tesadüfen saptanmasıdır. Tesadüfen saptanan tümörler genellikle daha erken evrededir ve tedavi edilmesi daha kolaydır. Böbrek kanserleri bazen vücutta sistemik bazı bulgulara da yol açabilir (paraneoplastik sendrom). Yüksek tansiyon, kilo kaybı, ateş, kansızlık veya kan sayımında yükseklik, kan kalsiyum seviyesi yükselmesi bunlardan bazılarıdır.
Böbrekte saptanan kitlelerin hepsi kanser değildir, ancak günümüzdeki radyolojik görüntüleme yöntemleri ile de genellikle hangisinin iyi huylu, hangisinin kötü huylu olduğunun ayırımını yapabilmek mümkün olmamaktadır. Kitlenin çapı küçüldükçe, iyi huylu olma olasılığı artar ve < 4 cm. kitlelerde bu oran ortalama %30 kadardır. Teşhiste en çok kontrastlı bilgisayarlı tomografi kullanılır; bazen MR da çekilmesi gerekebilir. Genel anlamda böbrekte kitle varlığında biyopsi standart bir uygulama değildir; ancak kişisel bazda ve özel durumlarda yapılması gerekebilir. Böbrek kanserinde temel tedavi cerrahidir. Mümkün olan tüm durumlarda kitlenin çıkartılıp, sağlam böbrek dokusunun korunması esastır ve hastanın uzun vadede kalp hastalıkları riskini de azaltmaktadır. Bu ameliyat günümüzde robot yardımlı ve kapalı yöntemle güvenle gerçekleştirilebilmektedir. Robotik cerrahi sonrası hastanın iyileşme süreci çok daha hızlı ve kolay olmakta, günlük aktivitesine hızla dönebilmektedir. Kitlenin büyük olduğu ve sadece kitlenin çıkartılmasının mümkün olamadığı durumlarda, hastalıklı böbreğin tamamı çıkartılır. Kişi tek sağlam böbrekle her türlü fonksiyonunu sürdürebilir. Metastaz varlığında da tedaviye böbrekteki kitlenin ameliyat ile çıkarılması ile başlanır ve hasta daha sonra sistemik bir tedavi almaya başlar. Yaşlı ve/veya genel durumu iyi olmayan kişilerde, 4cm altındaki tümörlerde ameliyat yapmadan belirli aralarla hastalığın seyrini izlemek bir seçenek olabilir. [/av_textblock] [av_toggle_container faq_markup='' initial='0' mode='accordion' sort='' styling='av-minimal-toggle' colors='custom' font_color='' background_color='' border_color='' toggle_icon_color='#c05f5f' colors_current='custom' font_color_current='#c05f5f' toggle_icon_color_current='' background_current='bg_color' background_color_current='' background_gradient_current_direction='vertical' background_gradient_current_color1='#000000' background_gradient_current_color2='#ffffff' background_gradient_current_color3='' hover_colors='custom' hover_font_color='#ffffff' hover_background_color='#c05f5f' hover_toggle_icon_color='#ffffff' size-toggle='' av-desktop-font-size-toggle='' av-medium-font-size-toggle='' av-small-font-size-toggle='' av-mini-font-size-toggle='' size-content='' av-desktop-font-size-content='' av-medium-font-size-content='' av-small-font-size-content='' av-mini-font-size-content='' heading_tag='' heading_class='' alb_description='' id='' custom_class='' template_class='' av_uid='av-l7u4lm9g' sc_version='1.0' admin_preview_bg=''] [av_toggle title='Kanserin klinik önemsiz / düşük riskli olduğuna nasıl karar verilir?' tags='' custom_id='' av_uid='av-l7u49awn' sc_version='1.0']
Biyopsisinde prostat kanseri teşhisi konan hastayı oldukça zor bir karar süreci beklemektedir:
- Tedavi gerekli mi?
- Tedavi gerekliyse farklı seçenekler arasından hangisi benim için daha uygun?
- Ameliyat mı olmalıyım, radyoterapi mi görmeliyim?
- Ameliyat olacaksam açık ameliyat mı, robot yardımlı ameliyat mı daha iyi?
- Bunlar genellikle hastanın ve yakınlarının bir dönem cevaplarını bulmaya çalıştıkları sorulardır.
Ürolog tarafından bakıldığında, biz ilk teşhis konmuş hastamızda elimizdeki bilgileri en iyi şekilde değerlendirerek, hastalığın olası doğal seyrini öngörmeye gayret ederiz. Bu öngörüye dayanarak da, hastamız için uygun seçenekleri kendisiyle paylaşırız. Burada farklı bazı parametreler bize yol gösterici olur:
Kişinin bir kan testi olan PSA değeri, yaptığımız prostat muayenesi ve biyopsi bulgularının detayı en sık kullanılan temel parametrelerdir. Bu bulguların her birine web sitemizin başka bölümlerinde detaylı olarak değinilmiştir. Burada biraz biyopsi bulguları konusunda detaya girmek kanımızca gerekli olacaktır.
[/av_toggle] [/av_toggle_container]