Prostat Kanserinde Tarama ve Erken Tanı

Prostat Kanserinde Tarama ve Erken Tanı - Prof. Dr. Can Öbek

Prostat kanseri taramasından söz edilirken, hastalığın klinik ve/veya radyolojik olarak herhangi bir bulgu göstermediği sağlıklı erkeklerde, olası bir kanserin erken teşhisi için yapılması önerilen değerlendirme kastedilmektedir.

Prostat kanserinde toplumdaki tüm erkeklerin sistematik taraması önerilmemektedir. Önerilen kişisel bazda yapılan ön tanı testleridir.

Her tarama programında olduğu gibi, prostat kanserine yönelik tarama politikasında da başlıca amaçlar şunlardır;

  1. Hastalığı erken ve tedavi edilebilir evrede teşhis etmek,
  2. Prostat kanserine bağlı ölümleri azaltmak,
  3. Hastalık nedeniyle yaşam kalitesindeki olumsuz etkilenmelerin önüne geçmek.

En temel amaç ölümlerin azaltılması olduğu için, tarama ile teşhis edilmek istenilen agresif/saldırgan olan prostat kanseri tipidir. Bu tip kanser yaşamı boyunca bir dönemde kişide bulgularla ortaya çıkacak ve hastanın hayatını tehdit edecektir; dolayısıyla bu hale gelmeden tedavi gerektirir. Ancak bütün prostat kanserleri böyle saldırgan/agresif değildir; bir kısım prostat kanserleri ise tarama ile araştırılarak ve biyopsi yapılarak ortaya çıkarılmazsa, hiçbir zaman hastaya zarar vermeyebilecektir. Dolayısıyla, kişinin hayatı boyunca klinik olarak sessiz kalacak, yaşam kalitesinde sorun yaratmayacak kanserlerin yakalanması öncelikli amaç değildir ve bu yazının devamında tartışılacağı üzere, tarama programlarında bu tip kanserlerin yakalanmasının azaltılmasına yönelik değişiklikler devamlı tıp dünyasının gündemindedir.

Gereğinden fazla tanı veya aşırı-tanı (over-diagnosis), tarama ile tespit edilen, fakat kişinin yaşamı boyunca semptomsuz olarak kalacak kanserlerin yakalanması olarak tanımlanmaktadır. Aşırı-tanı ile saptanan kanserlere de yazımızda zaman zaman klinik önemsiz kanser olarak atıfta bulunacağız.

Tarama programlarının kullanılmasıyla beraber, gelişmiş ülkelerde prostat kanserine bağlı ölüm azalırken,  sağkalım sürelerinde de  uzama sağlanmıştır. Yine tarama ile birlikte, Avrupa ülkelerinde, ilk teşhiste metastazı olan hastalar %41 oranında azalmıştır.

Tarama Kime ve Nasıl Yapılmalıdır?

Herşeyden önce tarama bu konuda detaylı bilgilendirilmiş ve prostat kanseri erken tanısı konusunda istekli kişilere önerilmelidir. Tarama konusunda istekli erkeklerde de bu konuda 2 temel soru üzerinde durmak gerekir:

  1. Tarama hangi yaşta başlamalıdır ?
  2. PSA ve ve prostat muayenesi ile gerçekleştirilen taramada zaman aralıkları ne olmalıdır?

Avrupa Üroloji Derneği’nin  bu konudaki önerisi  bir ilk temel PSA ölçümünün yapılması ve daha sonraki takip stratejisinin burada saptanacak değere göre belirlenmesi yönündedir.

İlk PSA testi 40 – 50 yaş aralığında yapılabilir ve eğer bu yaşta tespit edilen değer ? 1 ng/ml ise, bir sonraki ölçüm birkaç yıl (8 yıla kadar) ertelenebilrir.  40 – 50 yaşındaki PSA değeri >1 ng/m olan kişiler için uygun  bir tarama aralığı belirtilmemekle beraber, bu ilk ölçüm değerinin yüksekliğine göre karar verilmesi önerilmektedir (genellikle yıllık veya 2 yıllık değerlendirme önerilir). İlk PSA değeri 60 yaşta yapılmış ise, değerin ?2 ng/ml. olması arzu edilir.

Avrupa Üroloji Derneği yaşam süresi 15 yıldan kısa olan erkeklerde tarama yapılmasını önermemektedir. (fayda görmeyecekleri düşüncesiyle)

Tarama Yapılması Konusunda Hastanın Bilgilendirilmesi, Karar Verme Sürecine Katılımı ve Onamı

Amerikan Üroloji Derneği kılavuzu, kişilere tarama uygulamasından önce  tarama ile ortaya çıkabilecek muhtemel aşırı-tanı riski, tarama sonucunda yüksek PSA değeri nedeniyle başvurulacak biyopsi işlemi ve kanser tanısı halinde uygulanabilecek tedavi yöntemleri ile bunların riskleri gözönünde bulundurulduğunda, hastaların tüm bu süreç hakkında detaylı şekilde bilgilendirilmelerini önermektedir.

Bu bilgilendirme doğrultusunda; tarama programının prostat kanserinden ölüm üzerine muhtemel olumlu etkileri, PSA yüksekliği saptandıktan sonraki seçeneklerin neler olduğu, tarama ile yalancı-pozitif ve yalancı-negatif sonuçların sıklığı, gerekebilecek ek testler, ve taramanın muhtemel zararları (hastanede yatış, biyopsi, biyopsiye bağlı enfeksiyon vs.) hastaya anlatılmalıdır.

Amerikan Üroloji Derneği PSA testi uygulanmadan önce hastaya şu bilgilerin verilmesini uygun görmektedir;

  • Prostat kanserinden genel ölüm şansı %3’tür. Prostat kanseri tanısı alan pek  çok erkekten çok azı bu hastalık nedeniyle  hayatını kaybetmektedir.
  • Hiçbir tarama testi mükemmel değildir. PSA testi düşük özgüllüğü nedeniyle yalancı-pozitiflik oranı yüksek bir testtir. Yani pekçok gereksiz biyopsiye sebebiyet verebilir.
  • PSA düzeyi kanser harici sebeplerle yükselebilmektedir. Yüksek PSA düzeylerinin %20’si 1 yıl içinde normal değerlere düşüş göstermektedir.
  • Prostat biyopsisi ve kanser tedavisinin ölüm dahil riskleri bulunmaktadır.

Diğer Yazılar

Prof. Dr. Can Öbek

Prof. Dr. Can Öbek - Üroloji & Üroonkoloji Uzmanı

Prof. Dr. Can Öbek hakkında bilgi alın

Böbrek Kanseri - Prof. Dr. Can Öbek

Mesane Kanseri - Prof. Dr. Can Öbek

Prostat Kanseri - Prof. Dr. Can Öbek

Testis Kanseri - Prof. Dr. Can Öbek