Sigara ve Ürolojik Hastalıklar
Sigara içimi insanlarda en sık kanser sebebidir ve önlenebilir erken ölüm nedenlerinin de başında gelmektedir. Sigara içimi pek çok hastalığa neden olmanın haricinde 18’den fazla kanser tipi için de kolaylaştırıcı etki göstermektedir. Sigara içimi neredeyse tüm organlara zarar vermektedir. Her yıl ortalama 6 milyon insan sigaraya bağlı sebeplerle yaşamını yitirmektedir ve bu sayının 2030 yılında 8 milyona ulaşması beklenmektedir. Bunların 1 milyonunun da pasif olarak tütün dumanına maruz kalan kişiler olduğu bildirilmektedir. Eğer sigara içme alışkanlığı aynı şekilde devam ederse, 21. yy’da toplam 1 milyar insan sigara yüzünden hayatını kaybetmiş olacak. Sigara içimiyle insan yaşamı ortalama 15 yıl kısalmaktadır. Sigaraya bağlı kanser gelişen kişilerin yarısından azı teşhis sonrası sigarayı bırakabilmektedir.
Ülkemizde erkeklerin %41’i, kadınların %13’ü sigara içmektedir. Bu oran tüm nüfusun %27’sine denk gelmektedir.
Sigara ve Mesane Kanseri
Sigara içimi ile mesane kanseri gelişimi arasında yüksek oranda ilişki vardır.
Tütün kullanımı mesane kanseri açısından risk faktörlerinin başında gelmektedir ve mesane kanseri hastalarının yarısında hastalığın sebebi olarak saptanmıştır.
Sigara içindeki 60’dan fazla karsinojen (kanser yapıcı) madde bu etkiden sorumlu tutulmaktadır. Bu kanserojen maddeler (özellikle aromatik hidrokarbonlar, aromatik aminler ve N-nitrozo bileşikleri) DNA kırıkları ve hasarına yol açarlar. Bu sonradan edinilen etkiler, kişide genetik yatkınlık ile birleştiği zaman, kanser ortaya çıkar. Sigaraya erken yaşta başlayanlar veya uzun süreli içenlerde bu etki daha yüksek olmaktadır. Kişinin hayatı boyunca sigaraya ne kadar maruz kaldığının standardize edilmesi bakımından doktorlar günlük içilen paket ile sigara tüketilen yılı çarparak bir sonuç elde ederler. Bir örnekle; 10 yıl boyunca günde yarım paket sigara içen bir kişi ile 5 yıl boyunca günde 1 paket sigar içen iki kişi aynı derecede sigaraya maruz kalmış kabul edilir. Sigara içen kişilerde pek çok kanser daha sık görülmekle beraber, bu kişiler kanser tanısı aldıktan sonra sigara içmeye devam ederlerse de hastalık daha hızlı ve ağır seyretmektedir. Sigarayı bıraktıktan sonra, tütün kullanımını bağlı DNA hasarının azalarak normal seviyelere inebildiği gösterilmiştir.
2011 yılında yapılmış ve yaklaşık yarım milyon hastanın değerlendirildiği büyük bir çalışmada sigara içiminin mesane kanseri oluşum riskini 4 kata kadar artırdığı bulunmuştur. Sigara içenlerde gelişen mesane kanserleri daha agresif patolojide olmaktadırlar. Sigarayı bırakmış kişilerde bile risk 20 yıl süreyle, sigara içmemiş insanlardaki riskin 2 katı olmaktadır.
Ayrıca sigara içen kişilerde kanserin tedavisi amacıyla mesane içine verilen ilaçlar da daha az etki gösterebilmektedirler. Bunlara ilaveten sigara içen kişilerde, mesane içindeki tümörler ameliyat ile temizlendikten sonra yeniden tümör oluşumu da daha sık gözlenmektedir.
Sigara ve Böbrek Kanseri
Sigara içimi böbrek kanseri riskini 1,3 kat artırmaktadır. Böbrek kanserlerinin %20-25’inden tütün kullanımı sorumlu tutulmaktadır. Diğer iki önemli faktör şişmanlık ve yüksek tansiyondur. Ayrıca tütün kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan böbrek kanserleri teşhiste daha ileri evrededir ve daha hızlı seyretmektedir.
Sigara ve Prostat Kanseri
Prostat kanseri hastalarında prostat kanserine bağlı ölüm sigara içen kişilerde daha sık görülmektedir. Bu durum tercih edilen tedavi seçeneğinden bağımsız olarak tüm hastalarda geçerlidir. Ayrıca sigara içen kişilerde saptanan prostat kanserleri de, mesane kanserlerinde olduğu gibi, daha agresif özellikte olmakta, ayrıca hastalığın tedavi edilmesinden sonra daha sık nüks etmektedir.
Sigara ve Sertleşme Problemleri
Sigara içiminin peniste sertleşme bozukluğuna yol açtığı çalışmalarla gösterilmiştir. Sigara sertleşme bozukluğuna pek çok mekanizma ile sebep olmaktadır. Sigaranın içerisindeki toksik maddeler damar iç yüzeyini döşeyen epitel hücrelerini bozmakta ve sertleşme için gerekli bir molekül olan Nitrik Oksit’in yapımını azaltmaktadır. Ayrıca damar içindeki bu toksik etki ile damarlardaki kan akımı yavaşlamakta ve bazı durumlarda ufak tıkaçlar oluşmaktadır. Ayrıca vücudun antioksidatif onarıcı mekanizmaları da sigara içildiğinde normal şekilde çalışamaz hale gelmekte, damarlar kendilerini onarmaya fırsat bulamamaktadırlar.
Klinikte bu durum, peniste sertleşme sağlayan damarlarda normal kan akışının azalması ile tespit edilmektedir.
Sigara içen kişilerin %86’sında penis damarlarında bozulma tespit edilmektedir.
Sigaranın ne kadar uzun süreyle ve ne kadar çok tüketildiği de sertleşme sorununu aynı oranda etkilemektedir. Sigarayı bırakan kişilerde bu problemlerin gerilediği görülmektedir.
Pasif içiciliğin aktif içicilik kadar damar sorunu yarattığı ve kalp hastalıkları için risk oluşturduğu bilindiğine göre, aynı risklerin sertleşme sorunu için de geçerli olduğu düşünülmelidir.
Sigara alışkanlığını sonlandıran kişilerde niktotin yerine koyma tedavilerini kullansalar bile (ör. nikotin bandı) sertleşmede iyileşme gözlenmektedir.
Sigara ve Sertleşme Problemleri
Elektronik (e) sigara kullanımı alarm verici bir hız ile artmakta ve sağlık üzerine etkileri henüz bilinmemektedir…2011 – 2015 yılları arasında, A.B.D.’de, e- sigara kullanımı ortaokul-lise çağındaki gençlerde %900 artış göstermiştir. Yine ABD verilerine göre, bugün ergenler e-sigarayı normal sigaradan daha yaygın olarak kullanmaktadır. Avrupa piyasalarında bugün 600 marka ve 7900 aroma bulunduğu bilinmektedir…Aroma ise özellikle gençler için ürünü çekici hale getirmektedir. Genç içicilerin %81 oranında ilk kez aromalı bir ürünle içici olduğu saptanmıştır.
Klasik sigaradan daha sağlıklı bir alternatif olduğu öne sürülen bu e-sigara nedir?
E-sigaralar tütün ürünüdür ve bağımlılık yapan nikotin maddesi verirler. Nikotin bir baz madde ile karıştırılır (genellikle propylene glycol) ve renklendirici, aroma verici madde ve diğer kimyasallar ile birleştirilir. Üretici firmalardan başka kimse tam kimyasal içeriği ve/veya e-siagaranın kısa ve uzun vadede sebep olacağı sağlık problemlerini bilmemektedir. E-sigara içinde verilen nikotin miktarının aynı marka içinde değişiklikler gösterdiği, e-sıvı tekrar dolumlarının içerisindeki nikotin miktarının da pakette yazdığından farklı olduğunu ortaya koyan çalışmalar mevcuttur. FDA 2009 yılında buhar içinde diğer toksik ve kansere yol açan maddeler saptadığını bildirmiştir; bunların içinde antifreeze bile sayılmaktadır. Yüksek voltlu e-sigaraların buharında formaldehit adı verilen ve kanserojen bir başka maddeye de rastlanmıştır.
Nikotin kendisi zararlı bir maddedir. Gebelikte anne ve çocuk sağlığına birçok olumsuz etkisi bilinmektedir. Ergen beyin gelişimini olumsuz yönde etkiediği gösterilmiştir; bu da gençlerde kullanımının uzun vadede ne kadar sakıncalı olduğunun kanıtıdır.
İçicilerin klasik sigarayı bırakması için bir çözüm müdür?
Bu şekilde reklam edilmesine karşın, pek çok içicinin e-sigaraya başladıktan sonra klasik sigarayı da içmeye devam ettiğini gözlenlenmiştir. 2015 yılında, yakın zamanda e-sigara içen kişilerin %60 oranında yine yakın zamanda klasik sigara içtiği tespit edilmiştir. E-sigaranın sigarayı bıraktırdığına ait en ufak bir kanıt yoktur; bu nedenle dünyadaki hiçbir resmi sağlık otoritesi tarafından bir ‘sigara bırakma aracı’ olarak kabul edilmemektedir.
Pasif içicilik oluyor mu?
E-sigaralarda duman olmamasına karşın, içmeyenleri buhara maruz bırakmaktadır. Bu emisyon içinde formaldehit, benzen ve tütüne özgü nitrosaminler (hepsi kanserojen) saptayan çalışmalar vardır.
Tütün ürünlerine karşı savaşta ve gençleri bu ürünlerin zaralarına karşı koruma mücadelesinde, e-sigara dahil tüm ürünlere karşı savaşılmalıdır.
(Elektronik sigara konusunda yukarıda yazılanlar Dr. S.F. Shariat’ın 2016 yılında European Urology dergisinde yayınlanan Editorial Yorum yazısından alınmıştır)